Merhaba,
Ne kadar uzun bir zaman oldu değil mi buluşmayalı?
Bunun nedenini merak ediyor musunuz?
En son 2015 yılının Tenmuz ayında yazmışım. Yani tam 1 yıl 4 ay önce. O zamanlar bir şeylerin yanlış olduğunu çok şiddetli hissediyordum. Seans yapıyor,bir çok “sorunum var” diyen kişiyle çalışıyor, kendim eğitimler alıyor, kitaplar okuyor,A.Ö Sosyoloji’ye devam ediyor yazılar yazıyordum ama tüm bunlar sanki SAHİCİ değildi.
Korkunç bir boşluk duygusuyla sarsıldım ve yaptığım her şeyi bıraktım. Tüm seansları,okumaları,eğitimleri.
Neler oluyordu benim içimde?
Sanki eko yapan bir vadide bağırıp soruyordum bu soruyu ?
-“Kimse var mı? Neler oluyor orda?”
Derin bir sessizlik…
Sonra kendimi dışarıdan izlemeye başladım. Ne olmuştu da ben bu noktaya gelmiştim ?
Cevap ararken eşsiz sorularıyla her zaman beni şaşırtan bir danışanımın profili geldi gözümün önüne.”Yönlendirmek istemiyorum dedin ama bana bu kitabı hediye ettin. Bu da bir yönlendirme değil mi? ”
Aman Allahım ! O an dank etti. Ben ne yapıyordum böyle? Asla bütün hissetmememe rağmen öyleymiş gibi davranıyor ve kendi çapımda çaktırmadan yol gösteriyordum. Daha mı iyiydim? İlişkilerde eşitlik yok muydu? Oysa ki kendimi herkese ve her şeye saygılı buluyordum? Aslında uygulamada hiç de öyle olmadığımı gördüm.
İşte beni rahatsız eden duygu da tam olarak buydu; ‘Sen kimsin ki bu hakkı buluyorsun kendinde? ‘diye dövünmeye başladım. Ne kadar acımasız davrandım kendime bir bilseniz. Ne ağır cümlelerle yüklendim ,başkası yapsa hemen kucaklayacağım şeylerde nasıl da kötü davrandım kendime. Bu hissin yıkıcı etkisi dalga dalga büyüdü vurdu beni.
En son bloga koyduğum şey affetmekle ilgili bir fotoğraftı. Hiç bir şeyin tesadüf olmadığına inanan ben 1 yıl 4 aydır dönüp dönüp o fotoğrafa bakıp kendimi “hangi hapishanelerde” kilit altına almışım bunu fark etmeye ve özgürlüğümü kazanmaya çalıştım.
Çok acı verici bir süreçti. Çünkü kendimi yapmaktan ve düşünmekten dolayı eleştirdiğim her şeyden vazgeçmem gerekiyordu ve bunu nasıl yapacağımı bilemiyordum.
Uzunca bir süre kızgınlık duydum kendime. Bir zaman sonra dibe batmaktan hoşlanmadım. Halen kendim yoktum ön sırada ama aileme karşı sorumlu hissettim kendimi batmamak için. İlk eylemim Kaz Dağları’na bir gezi yapmak oldu. Elektriğin bile olmadığı bir tesiste kurt ulumaları ve nehrin şıkırtıları, ağaçların melodileri arasında konakladık. Yürüyüşler yaptık, insan olmayan mekanlarda sessizliğe uyumlandık, buz gibi soğuk sulara girdik. Doğa beni yavaş yavaş tamir etmeye başladı. Yeniden aidiyet duygusu hissetmek güzeldi.
Sonrasında bana iyi gelen şeylerin ,beni eğlendiren şeylerin ne olduğunu keşfetmeye karar verdim. Sanki iyileşmek kendimi tamir etmekten geçiyordu.(Arızalıymışım gibi! )O kadar görev ve sonuç odaklı olmuşum ki eğlence bile bir görev olmuş benim için. Bunu keşfetmek bile çok hoşuma gitti. Hayatın, daha önceki tabirimle HAFİF yanlarını deneyimlemenin, bu kadar BESLEYİCİ olduğunu fark etmek beni şaşırttı.
Şaşırtmakla da kalmadı bu keyfin yaşamımın iş, sosyal sorumluluklar, aile içi veya arkadaş veya diğer iletişim alanlarını yumuşattığını ve beslediğini fark ettim.
Biraz daha zaman geçince geçmişten getirdiğim bazı şeylerin ciddi olarak bende yük oluşturduğunu ve bunlarla yüzleşmenin beni özgürleştireceğini gördüm. Koçluk eğitiminde tanıştığım bir psikolog arkadaşımdan destek almaya karar verdim.
Hayatımda yaptığım en iyi şeylerden biriydi bu kararı almak. Zira bu desteği aldıkça aslında SAVUNMASIZLIK ne demek? İNCİNMİŞLİĞİNİ PAYLAŞMAK ne demek? Neden kimsenin görmesini istemediğin duyguların, düşüncelerin paylaşılmalı ? sorularının değerini çok iyi anladım ve yaşadım.
Sakladığım her duygu ve düşünce bana yaşamımda KENDİME KIZGINLIK olarak geri dönmüş. Bu kızgınlık da zaman içinde tekrarlanan tekrarlana olumsuz iç diyaloglar ve sonrasında da utanç olarak, kalıp yargılar olarak en derinlerime yerleşmiş.
Bu durumdan hoşlanmadığım için gün geçtikçe KÖTÜ tabir ettiğim duygu ve düşüncelerimin daha da “üstünü örtme” durumunda kalmışım ve Shreck filmindeki gibi GECE BAŞKA GÜNDÜZ BAŞKA veya İÇİ BAŞKA DIŞI BAŞKA modda yaşadığım alanlarım olmuş.
Yanlış anlaşılmasın, yaşamın bir çok alanı var. Her yerde böyle demiyorum ama bir alanda dahi farklı olsam kendimi bir türlü BÜTÜN hissedememişim.O sahteliği ise ruhum tanıdığı için sahte anlardaki olumsuz iç saldırım devam etmiş ve tekrar aynı döngü…Ta ki ben tekere çomak sokmaya ve sahici olmaya karar verene karar.
Tüm bunları yaşarken çevremde ailem, çok sevgili çocuklarım-eşim,kardeşlerim, annem, ofisteki müthiş ekibim, yakın dostlarım, abilerim, ablalarım vardı. Ve şunu gördüm, eksik de olsanız fazla da olsanız siz kendinizi sevdiğinizde ve merhamet ettiğinizde zaten AYNA etkisiyle çevreniz de sizi seviyor ve merhamet ediyordu.
Bu müthiş bir farkındalıktı.
Şİmdi ne mi yapacağım? Tabi ki devam edeceğim yazmaya, okumaya ,paylaşmaya…
Ama tek bir farkla, eskiden sonucun ne olacağına dair kaygım vardı şimdi yok!
Ne yapıyorsam sevdiğim için yapacağım, elbet kimin enerjisiyle uyumluysak onlarla buluşacağız..
Bugüne kadar BİLEN ama aynı şekilde YAPAMAYAN oldum. Bundan sonra artık bunu DENEYİMLEYEN ve AKTARAN olmak niyetindeyim.
Sevgili koçumun tavsiye ettiği DR BRENE BROWN-MÜKEMMEL OLMAMANIN HEDİYELERİ kitabında önerdiği bir web sayfasından çevirdiğim KENDİNE MERHAMET testi ile sizleri baş başa bırakmak istiyorum.
Bakalım siz bu İÇE DÖNÜŞ VE SAHİCİLİK yolculuğunun neresindesiniz?
Kendine Merhamet -Dr Kristin Neff | |
http://self-compassion.org/test-how-self-compassionate-you-are/ | |
neredeyse hiç / bazen / yarı yarıya / oldukça sık / hemen her zaman | |
1 | Kendi kusurlarımı ve yetersizliklerimi onaylamıyorum.Bu konuda yargısalım. |
2 | Ne zaman aşağılansam, saplantı yapmaya ve yanlış olan herşeyi çözmeye çalışıyorum. |
3 | İşler benim için kötü gittiğinde, zorlukları herkesin geçtiği “hayatın bir parçası” olarak görüyorum. |
4 | Kendi yetersizliklerimi düşündüğümde, kendimi dünyanın geri kalanından daha ayrı ve kopmuş hissediyorum |
5 | Duygusal acılar duyduğumda kendimi sevmeye çalışıyorum. |
6 | Benim için önemli bir şey yapmazsam, kendimi yetersizlik duygularıyla tüketirim. |
7 | Enerjim düşükken veya dışlanmışken,kendime dünyada pek çok kişinın benim gibi hissettiğini hatırlatırım |
8 | Gerçekten zor geçen zamanlarda,kendimi zorlamaya meyilliyim. |
9 | Bir şeyler beni aşağı çektiğinde duygularımı dengede tutmaya çalışırım |
10 | Bir şekilde yetersiz hissediyorum, kendime yetersizlik duygularının çoğu insan tarafından paylaşıldığını hatırlatmaya çalışıyorum. |
11 | Kişiliğimin sevmediğim yönlerine karşı hoşgörüsüz ve sabırsız davranıyorum. |
12 | Zor bir zaman geçtiğimde kendime, ihtiyacım olan bakım ve hassasiyeti veriyorum. |
13 | Kendimi üzgün hissettiğimde, diğer insanların çoğunun benden daha mutlu olduğunu düşünüyorum |
14 | Acı veren bir şey olduğunda,durumun dengeli bir görünümünü görmeye çalışırım. |
15 | Başarısızlıklarımı insan koşullarının bir parçası olarak görmeye çalışıyorum. |
16 | Kendimi beğenmediğim yönlerimi gördüğümde kendimi parçalıyorum. |
17 | Benim için önemli olan şeyleri yapmakta başarısızlığa uğradığım zaman, olayları perspektifte tutmaya çalışırım. |
18 | Gerçekten mücadele ederken, başkalarının bu olayı daha kolay yapabileceğini hissediyorum |
19 | Acı çektiğim zaman kendime karşı nazik davranıyorum. |
20 | Bir şeylere üzgün olduğumda, hislerimi uzaklaştırıyorum.(Yokmuş gibi davranıyorum) |
21 | Acı çektiğimde kendime karşı biraz soğuk davranıyorum |
22 | Kendimi kötü hissettiğimde duygularımı merakla ve açıklıkla anlamaya çalışıyorum |
23 | Kendi kusurlarım ve yetersizliklerime karşı anlayışlıyım |
24 | Acımasız bir şey olduğunda olayı orantısız hale getiririm |
25 | Benim için önemli olan bir şeyle uğraştığım zaman, başarısızlığımı kendime mal ederim |
26 | Sevmediğim kişiliğimin bu yönlerine doğru anlayış ve sabırlı olmaya çalışıyorum. |
(29.11.2016)